İLETİŞİM Lider Fahrettin Altun, “Doğruluk, medya etiğinin de temelini oluşturan bir kavramdır. İster konvansiyonel ister dijital medyada yapılsın, haberciliğin tek amacı gerçek olmalıdır” dedi.
İletişim Lideri Fahrettin Altun, cumhurbaşkanlığında düzenlenen ‘Medya Etiği Bağlamında Olağanüstü Zamanlarda Doğru Gazetecilik Paneli’ne katıldı. Habercilikte doğruluk unsurunun devam eden bir ilke olduğunu ifade eden Altun, “Yani bir haberin doğası gereği doğru olması gerekir. Hakikat değilse haber değildir. Habercilik başkası üzerinden yapılmamalıdır.” Gerçek yoksa, saçmalık varsa, çarpıtma varsa, Bu gazetecilik değildir.Dolayısıyla doğruluk, en önemli medya etiği standartları ve basın ahlakı ilkeleri açısından vazgeçilmez bir değerdir. toplumun haber alma hakkının eksiksiz ve sağlıklı bir biçimde olması ancak bu ancak doğru haber yapmakla mümkündür.Bu ana ilke ile birlikte haberin bazı teknik kurallarına uyulması gerekir.Hepimiz biliyoruz ki temel gereklilikler vardır, dedi.
Haber ve bilgiye erişim açısından çok büyük fırsatlar sunan dijitalleşmenin aynı zamanda insanlığın en büyük imtihanlarından biri haline geldiğine işaret eden Altun, “Medya etiğine ilişkin sorunlar ve tartışmalar konvansiyonel medyayı aşarak internet medyasına taşınmıştır. ve sosyal medya Medyanın hızı ve yaygınlığı ile farklı bir boyuta taşınmıştır.İçinde yaşadığımız hakikat sonrası çağda dijitalleşme, sunduğu fırsatların yanı sıra kitle iletişim süreçlerinde büyük bir yozlaşmayı da beraberinde getirmiştir. Aslında dijital dönüşümün en kıymetli risklerinden biri olan maksatlı, saçma sapan bilgi yani dezenformasyon, gerçekliğin kaybolmasına neden olmaktadır.Dezenformasyon, bireysel, toplumsal ve milli güvenlik için her geçen gün daha fazla tehdit olarak karşımıza çıkmaktadır. , Türkiye dünyada maksatlı saçma sapan bilgilere ve dezenformasyona en çok maruz kalan ülkelerden biridir.Büyümeyi ve gelişmeyi durdurma çabaları da kendini gösteriyor d sistematik dezenformasyon politikasında. Siyasetten medyaya birçok alanda çok boyutlu saldırılarla ülkemizi ve kurumlarımızı yıpratma girişimleri bir çabadır. bozguncuların çarklarında hedef alınıyorsunuz.Bu nedenle, böbürlenmekte sınır tanımayan sistemli bir karmaşaya karşı sistemli ve çok boyutlu bir çaba gösterilmelidir.Yani kural ne olursa olsun, hakikate sahip çıkmak esastır. Çok iyi biliyoruz ki; Saçmalıkların, çarpıtmaların, dezenformasyonun panzehiri hakikattir. Hakikat, medya etiğinin temelini oluşturan bir kavramdır. İster konvansiyonel ister dijital medyada yapılsın, tek amaç budur. gazetecilik hakikat olmalıdır. Kamuoyunu bilgilendirmek ve bilgi alma hakkını korumakla yükümlü olan gazeteciler aynı zamanda hakikatin de temsilcisidir. Gazetecilik aynı zamanda meşakkatli bir çalışma alanıdır.” ‘BİLGİ KİRLİLİĞİNİ ORTADAN KALDIRMAK İÇİN ÇALIŞTIK’
Altun, terör, savaş ve afet gibi olağanüstü olayların haberleştirilmesinde dünya çapında kabul görmüş medya etik ilkelerinin gazeteciler için bir çapa görevi gördüğünü söyledi. Ülkemizin yaşadığı son deprem felaketinde, kriz zamanlarında gerçek haber ihtiyacına, saçmalıkların ve dezenformasyonun yarattığı yıkıma bir kez daha tanık olduk. Doğru olmayan bilginin üretim ve yayma kapasitesinin nasıl yol açabileceğini gördük. Arama kurtarma çalışmalarını sekteye uğratacak, insan hayatına mal olacak dezenformasyona tanık olduk. Depremin yaralarını sarma çabalarının yanı sıra dezenformasyon içerikli haber ve paylaşımların doğruyu yansıtması ve bilgi kirliliğinin ortadan kaldırılması için de yoğun çaba sarf ettik. Raporda sağladığımız uyum ve koordinasyon sayesinde doğru, hızlı ve etkin bir bilgilendirme süreci yönetmeye çalıştık.”
